Çok fazla aşk romanı
okumamdan şikayet eden o kadar insan var ki etrafımda! Özellikle annem. Ama ben
romantik komedi okumazsam, izlemezsem cidden kendimi iyice erkek gibi
hissetmeye başlıyorum. Giyimim öyle, tavırlarım öyle. Hele hele konuşurken “abi
ya” “oğlum hadi be” gibi sözler kullanmam, benim kişilik yapımdaki
ciddi bir sorun haline geldi. FPS oyunların bağımlısıyım, Gözde ve Sercan
sağ olsun bu sene futbola olan ilgim tavan yaptı. Yemek konusuna hiç
girmeyelim. “Kız gibi nazik yemek yeme” durumu bende hiç yok
çünkü. Böyle kaşığı alırım, Kuzey Güney’deki Kıvanç Tatlıtuğ gibi tutup
yerim yemeği. İnşaat mühendisliği, uçak mühendisliği gibi mesleklere yönelme de
var. Yani bilmiyorum işte, bunun sonu hiç iyi değil. Küçükken erkek arkadaşlarım
daha fazlaydı, beraber aksiyon, savaş filmlerine falan
giderdik. Erkek gibi giyinme o zaman daha fazlaydı bir de. Allah'tan makyaj
merakı vardı bende oldum olası, biraz kız gibi görünebiliyordum. Şimdi makyaj
merakı gidiyor ama kıyafette biraz bir düzelme var. Tabii o da biraz ne yazık
ki.
Aslında böyle olsun
istemiyorum. Sırf bu durum yüzünden, şimdi erkeklerle olan iletişimimde kısa
devre oluyor. Sonra ben o teknik arızayı gidermeye çalışırken bi
bakıyorum hooop çocuk benle “arkadaş” oluvermiş bile. Hadi senle Guitar
Hero’ya gidelim, yok şunu yapalım bunu yapalım Jason Statham’ın
yeni filmi gelmiş ona gidelim. Ben de uzaktan baktığımla kalıyorum. Kendimi
dışarıdan inceliyorum. “Oğlum ben çocuğun yerinde olsam, ben de
kendimle hayatta çıkmazdım. Gay gibi hissetmeme sebep olurdu” (Oraya
dikkat! Kendime bile “oğlum” diye hitap ediyorum) diyorum içimden.
Sonra da çocuk başkası
ile çıkınca kıza bakıyorum, zaten taş gibi bir vücutla hayata benden 1-0 önde
başlamış, Allah bilir vıcık vıcık kız tavırları da vardır,
çocuğun aklını çelmiştir diyorum. Aslında başkasına kızmaya hiç gerek yok.
Sorun bende! Her seferinde kendime söz veriyorum, bu sefer gözlerimi
kaçırmayacağım, azıcık işve cilve yapacağım diye, sonra yok! Kabuğuma
çekiliyorum gene. Hâlbuki çevremden azıcık ders alsam, böyle gözlerimi
yavru kedi gibi açıp “N’olur beni sev, benimle ilgilen” bakışı atsam, “Biliyor
musun, çok hoş çocuksun” falan desem yavşakça ağzımı gere gere, tamam yani
oldu bu iş!
Bir keresinde bir
çocuğu tavlayacağım diye bir kızla yarışmıştım. Hatta 2 keresinde de
diyebiliriz. Sonuç her seferinde belli! Game Over! You lost! İki
kız da çocuklarla sevgili oldular, ben gene yolunmuş g*t kılı gibi ortada
kaldım. Sonra bunlar çıktılar falan filan, anlaşamadıklarından tez zamanda
ayrıldılar. Hayır, işte anlamıyorum yani benle çıksaydın, belki
ayrılmayacaktın, hayatının en güzel zamanlarını yaşayacaktın, belki çok
eğlenceli biriyim, güzel espriler yapıyorum, muhabbet edecek güzel konularım
oluyor. Ne de olsa erkek ıvır zıvırlarından anlıyorum. Geniş bir genel kültürüm
var erkek ilgi alanları konusunda.
Düşük bi ihtimal de
olsa belki o ateş parçasından daha iyi öpüşüyorum, sırnaşıyorum, oynaşıyorum
falan? Mükemmel vücuda
sahip olmayabilirim ama benim de yeteneklerim olabilir! Bir dene, bir bak, gör
bu kız nedir ne değildir!
Ama yok abi! Bildiğim
tek şey artık bu durumdan kurtulmak için çabalamayacağım, ne olacaksa olsun. “Evde
kalacağım” “ben evlenemeyeceğim” diye de şikayet de etmeyeceğim. Bekar mı
öleceğim? Tamam, öyle olsun! Hiçbir erkek ciddi ciddi benimle bir şey
düşünmeyecek mi? Peki düşünmesinler! Ne halleri varsa görsünler. Ben de o süslü
elbiseleri, rahatsız topukluları giymek zorunda olmayacağım! Sürekli fazla
kilolarımı dert etmek zorunda kalmayacağım.(Ki onlar şu an başlı başına bir
dertte, neyse) Şortumu, spor ayakkabılarımı ve Süpermen tişörtümü giyip aşk
romanı okuyacağım! Sonra da kitaptaki erkek karaktere bakarak, “benim
asla bir sevgilim olmayacak” diye hayıflanacağım.
İşte tam o hayıflanma
anında fantastik, bilim-kurgu reyonuna gidip bir ejderha kitabı alacağım,
sonuçta onlar da benim ilgi alanım, bünyeme de iyi geliyor. Sonra tekrar fark
edeceğim ki üzerimde erkeksi kıyafetlerle savaş kitabı okuyorum ve saçlarım
tepeden sıkı sıkı bağlanmış. Annem diyecek “Kızım ne bu halin git başka bir
şey giy, aaaaa!!!” Ben moral bozukluğu ile aynaya bakacağım ve kendi
kendime “Napıyorsun Sezgiciğim, güzelim, bebitom, kendine gel!”
diyeceğim.
Gene başa dönmüş
olacağız. =)